Quantcast
Channel: Fatma Burçak: Hikayesini Arayan Okur
Viewing all articles
Browse latest Browse all 239

Son Nefeste

$
0
0

Güneş çatıları alevlendirerek gitti ardına bakmadan.
Geceden hemen önce, alacakaranlık etraf, ömürden son nefes gibi.
“Kahveniz Ferit Amca”
Hafifçe aralanan katarakt inmiş kül rengi gözlerde tükenmişlik.
Gizli bir rutubet ve sandık kokusu evin içinde.
Eşyalar sararmış fotoğraflar gibi geçmişle dopdolu.
Pencerenin önünde döşemesi eprimiş, bordo kadife koltuk, gül kokusu sinmiş.
Kumrular da terk etti, Rosa’nın ekmek kırıntıları olmayınca.
Kahve fincanına uzanmak için debelenirken daha çok büyüyen, acı veren bir kambur sırtında.
Belki günahlarının yükü…

Kızı…
Bir telefon kadar yakın… Bütün kadınlar kadar uzak…
Vedalaşmalı mı? Ama vedalaşmaz ki o… Günahlarını, acılarını, öfkesini borçlandığı kadınları sevmez.
Hiç sevdi mi? Sadece bir kez… Sadece bir kişiyi…

Sara…
Boynu bir ceylan gibi incecik, kırılgan.
Gözleri simsiyah, buğulu üzümler misali, saçları kömür karası.
Askere gitmeden önceki o gün lavanta kokulu çarşaflarda, teninde ellerinin izi, dudaklarında eski bir yemin, parmaklarında nişan.

Kancık…
Elinde tahta asker bavulu…
Dolmuş şoförünün babacan gülümsemesi, şanslı kız diyen sesi…
Postallarında kanatlar…
Evin önü mahşer yeri… Annesinin çığlıkları kulağında bir ömür asılı kalan.
“Anne… Baba…”
Kadın odanın kapısında, yerde… O günden sonra sağ ayağını sürüdü hep, bir türlü söyleyemedi diline gelenleri.
Babası ayakta, gözleri çakmak çakmak, omuzları düşmüş.
Kardeşi mi? Başı sağa düşmüş, sallanıyor boşlukta, gözleri açık.
Dağınık yatakta bir mektup…

O gece uyumadı.
Yaşamıştı; bütün kötülükleri görecek kadar uzun, kötü olacak kadar çok.
Rosa’yı özledi birden.
Elinde örgüsüyle pencerenin önündeki koltukta oturan, gül kokulu Rosa.
Başkalarının günahını ödeyen Rosa.
Kumruları besleyen Rosa.
Onu karşılıksız seven ama bir türlü sevemediği…
Bir fısıltı dolaştı kulağının dibinde, buzdan bir el boynuna dolandı.

Kalleş...
Biraz sarhoştu, daha çok aşık.
Yüreğinde bir harp, gerisi toz duman.
İkisi de suskundular, elleri değdi birbirine.
Sonra pişmanlığını izledi sevdiği kadının, kendinden apar topar kaçışını.
Sevdanın hıyanete dönüştüğü o gece adı belleklerden silindi.
Boynunda urganın izi, geride kısacık bir mektup bıraktı hiç okunmayacak.

Ömrünce son nefesini bekledi hesaplaşmak için.
Kül rengi gözleri parladı.
“Demek beni almaya geldin”
“Seni bekliyordum”

Kızı hiç ağlamadı ardından.
Annesinin yatağına uzandı, gül kokusu doldu burun deliklerine, gözyaşları istemsiz süzüldü yanaklarından, çok özledi onu, çok. Ondan geriye kalan gül motifli yüzüğü öptü usulca. Komodinin üzerindeki küçücük çerçevede ikisinin fotoğrafı duruyordu, sararmış solmuş, bir bahar günü çekilen.

İstanbul - 2012

Viewing all articles
Browse latest Browse all 239

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue