Cumadan beri keyifsizim. Boğaz ağrısıyla başlayan faranjit, baş ağrısı ve akıntıyla devam ediyor. Malum ilaçlar sersemlikten başka bir işe yaramadı. Aile hekimimiz "ateş yoksa antibiyotik yok, evde dinlenin" havasında. Evde dinlenilebilir mi? Kadın kısmı evde dinlenme olanaklarının kısıtlı olduğunu bilir. Eğer istirahat etmek istersen ya annenin evine gideceksin, ya iyi bir arkadaşının evine. Ya da çalışan kadın statüsündeysen ve gidecek bir yakının yoksa işe gideceksin. Yoksa evde kalmak yorgunlukla hastalığı artırmaktan başka işe yaramaz.
Ben de bu fikirden hareketle şimdilik gidecek bir işim olmadığından, annemin evi çok uzak olduğundan ve evine gidip postu serecek arkadaşlarımın da çoğu çalışır durumda olduklarından sinemaya gitmeye karar verdim. Gittim...
Kelebeğin Rüyası, benim gibi yazan çizen takımının, şiir meraklılarının, edebiyat tutkunlarının, romantik bir film derdinde olanların, iyi bir Türk filmi izlemek isteyenlerin kaçırmaması gereken bir film. Yılmaz Erdoğan'a, tüm oyunculara ve emeği geçen herkese bu filme harcadıkları emek için teşekkür etmek gerek. Tarihimize, edebiyatımıza, şiirimize düşülmüş önemli bir not, iyi bir film.
Film hakkında daha fazla bir şey söylemeye gerek yok, zaten herkes söylenmesi gerekenleri söyledi. Söylenmeyenler varsa ki bence var, onlar da günümüzün ileri demokrasi ortamında göz ardı edilebilir olduklarındandır.
Neyse hala gitmediyseniz acele edin... Gösterimden kalkmadan bu filme gidin.