Quantcast
Channel: Fatma Burçak: Hikayesini Arayan Okur
Viewing all articles
Browse latest Browse all 239

Günlüğüm - 38

$
0
0
Bir Okuma/Okuyamama Hikayesi

İşten çıktığımda alaca karanlık ve serinceydi hava. Kendime geldim, derin bir nefes. Ne de olsa uzuuuun bir tatilin ardından ilk iş gününü kazasız belasız atlatmak az şey değildi. Bahariye caddesinden iskeleye doğru sallana sallana yürümeye başladım, mağazaların ışıkları, vitrinlerdeki renkli şölen daha da güzelleştirmişti akşamın bu saatlerini. Keyfim yerinde, yeni başladığım kitabım çantamın içinde. Dolmuş durağında sıraya girdim, hemen önümde heyecanlı bir amca, gözleri fena halde bozuk, taşıdığı gözlükler burun kemiğini çökertecek cinsten. Elinde kalın, her tarafından kağıt ve gazete fışkıran bir çanta. Kendisi de çantası gibi dağınık. Eyvah, dedim; inşallah benim yanıma oturmaz. Umarım dolmuş sırası denk gelir ve öndeki tek kişilik koltuk bana kalır. Olmadı. Heyecanlı amca yanımda. En arkadaki dörtlü koltuğa oturduk. O ana dek fark etmediğim bir şeyi fark ettim birden. Sadece çantasında değil elinde de bir sürü kağıt, Saatli Maarif Takvimi'nin eskimiş günleri. İkimiz ortadayız, biraz sıkışık bir durum yani... Dolmuş hareket etti, amca cüssesine rağmen hafifçe savruldu ama hemen topladı kendini. Eli tavan lambasına gitti, tam da göremediği için galiba, sağa sola bastırdı, sonunda açtı. Elindeki takvim yapraklarını neredeyse gözlük camlarına yapıştırarak okumaya başladı, okudu, okudu, okudu. Hava karardıkça az geldi ışık. Tavan lambasına baktı bir daha, elini uzattı biraz daha bastırdı, ama değişen bir şey olmadı. İçini çekti, ne yapalım der gibi. Elindeki takvim yapraklarını noktasına virgülüne kadar falan değil, neredeyse ezberleyene dek defalarca çevire çevire okudu. Bitirdiğine inandığında dikkatle katladı, çantasını açtı içinden okunmuş gazeteler çıkardı ve katladıklarını koydu. Ben bu arada göz ucuyla çantasının içine baktım. Ayıp falan demeyin, ilginçti ve benim için özel bir tipti, merak işte. Çantasının içinde de iki kitap ve bir sürü kağıt. Gazeteleri elinde tutup hangisini okuyacağına karar vermeye çalıştı. Aslında gazeteler de ona ait değildi galiba. Biri magazin, biri spor gazetesi biri de günlük gazetelerden biri. Trafik açıldı o sırada, amca dolmuşun hareketiyle yine savruldu, bu kez benim üzerime. Aldırmadı, okumaya devam, elindeki gazeteyi hiç bırakmadan hatta üzerine savrulduğu sırada bile okuma açısını hiç bozmadı diyebilirim. Derken biraz sonra diğer yanındaki yolcu indi. Amca farkında değildi ne inenin ne binenin hiç yerini değiştirmeden, duruşunu bozmadan oturdu, okumaya devam. Sallanarak, bazen sağa sola savrularak. Derken şoförün trafikten sıkılıp da sollama isteğine kapılması okuyan amcaya pek de yaramadı. Koltuğun boşalan tarafına doğru düştü, ayakları kesildi yerden, çantası kapıya doğru fırladı. Aman tutalım, yardım edelim dedik ama eli dolu. Kendisi farkında değildi sanki düştüğünün, yine okuma açısını bozmadan, gazeteyi gözlerini önünden ayırmadan, muhtemelen kaldığı satırı kaybetmemeye çalışarak ve belki "nasıl olsa bir daha sollar düzelmeye gerek yok" diye düşünerek hiç istifini bozmadı. Okuyan bir hacıyatmaz misali bir kaç saniye sonra yavaş yavaş düzelip oturdu eskisi gibi. Dolmuş durdu, onun diğer yanına oturmak için binen talihsiz yolcu ayağına takılan çantaya baktı şaşkınlıkla. Dayanamadım, beyefendinin dedim. Kafasını kaldırmadan aldı, koydu kucağına. Sonunda ben ineceğim durağa geldim, nasıl indiğimi bilemeden attım kendimi dolmuştan. Tahammülsüzlük falan değildi, sadece sıkıntı, ona bakıp da çantamdaki biricik kitabımı bir türlü açıp okuyamamanın sıkıntısı. Okumanın takıntılı halini keşfetmenin acısı...

Viewing all articles
Browse latest Browse all 239

Trending Articles


Mide ağrısı için


Alessandra Torre - Karanlık Yalanlar


Şekilli süslü hazır floodlar


Flatcast Güneş ve Ay Flood Şekilleri


Gone Are the Days (2018) (ENG) (1080p)


Yildiz yükseltme


yc82


!!!!!!!!!! Amın !!!!!!!!!


Celp At Nalı (Sahih Tılsım)


SCCM 2012 Client Installation issue